Kırklareli Kula – Geçitağzı Köylerinde Büyük Çevre Felaketi Endişesi
Kırklareli Kula – Geçitağzı Köylerinde Büyük Çevre Felaketi Endişesi
Kula – Geçitağzı köyleri arasında kalan 31 bin dönümlük alanda altın madeni çıkarılacak
Kula’ya 2 900 m, Geçitağzı’na 700 m mesafede maden sahası
Kula ve Geçitağzı köylerinde işletmeye açılması planlanan maden için kazılacak alan, yaklaşık 31 bin dönümlük bir araziyi kaplıyor..
Burası, Kula – Geçitağzı arasını neredeyse, tamamen kaplamaktadır. Bu alanın içerisinde Kartaltepe merkezi konumdadır.
Kartaltepe rakım olarak, bölgedeki en çok yüksekliğe sahiptir. Kartaltepe gerek konumu ve rakımı, gerekse orman ve bitki örtüsü bakımından son derece zengindir.

Kartaltepe’nin sahip olduğu yükseklik onun buradaki çevrenin iklimine etki etmesini sağlayacak düzeydedir.
Kuzeyden esen poyraz rüzgarları Kartaltepe sayesinde nemlerini bu bölgeye bırakmakta bu da, çevrenin orman ve bitki ekosistemine yağmur ve ıslaklık olarak yansımaktadır.

Sıcak yaz günlerinde esen poyraz yine, Kartaltepe tarafından geri çevrilerek bölgenin serinlemesine bu yolla da bölgenin kuraklıktan daha az etkilenmesine büyük katkı sağlamaktadır.
Ek olarak Kartaltepe, Kula ve Gaçitağzı köylerinin ormancılık, hayvancılık, arıcılık başta olmak üzere, geçimlerini sağlamada büyük katkı sağlamaktadır.
Kartaltepe’nin çevre ile ilgili özellikleri ve buraya katkıları bunlarla sınırlı da değildir.
Kartaltepe, Dolapdere & Değirmendere
Kartaltepe konumu ve yapısı dolayısıyla çevreye hakim durumdadır.

Burada oluşan tüm hareketler Dolapdere’ye, Değirmendere’ye, Geçitağzı deresine doğrudan etki etmektedir.
Kartaltepe aynı zamanda, Dolapdere Kaynaklarının yanı başında, Dolapdere’nin hemen yukarısındadır. Dolapdere Kaynakları ve Dolapdere ile topoğrafik olarak iç içedir.
Dolapdere Yıldız Dağları’nda bulunan çok değerli sınırlı sayıdaki akarsudan birisidir.

İki büyük ve birkaç küçük kaynaktan oluşmaktadır. Suyu berrak, debisi güçlüdür. Kaynaklardan sonra, 8 km kadar yurt içinde ilerledikten sonra Bulgaristan sınırına ulaşmakta, sınırlarımızı aşmaktadır.
Bu kadar kısa uzunluğuna rağmen Dolapdere bölge deki canlı, orman ve bitki hayatı açısından hayati derecede öneme sahiptir. Dolapdere’de hayat bulan kırmızı benekli alabalıklar lezzeti ve kalitesiyle ünlüdür.
Bu son derece değerli canlı bugün, bilinçsiz ve kontrolsüz avlanma nedeniyle ne yazık ki, yok denecek düzeydedir.
Bugüne kadar hiçbir şekilde müdahalede bulunulmayan Dolapdere şimdi, barajlar aracılığıyla Değirmendere’ye oradan da Kırklareli’ne ulaştırılacak şekilde programa alınmıştır.
Bu açıdan Dolapdere Kırklareli’nin, Edirne’nin su umududur.
Kartaltepe’ye vurulacak kazma bu imkanı engelleme riski oluşturması kaçınılmazdır.
Büyük çevre felaketine yol açacak
Yukarıda ifade edilmeye çalışıldığı üzere, Kartaltepe bölgesinde yapılacak herhangi bir maden kazısı; çevrenin klimatik özelliklerine, canlı, orman ve bitki hayatına, burada yaşamakta olan Kula, Geçitağzı, Çağlayık köylerinin geçim imkanlarına olumsuz şekilde etki edecektir.
Hukuki girişimler başlatıldı
Kırklareli Doku Derneği Başkanı Göksal Çidem, Kırklareli Kent Konseyi Başkanı Dr. Yasemin Ertaş, Kırklareli Barosu Çevre Komisyonu Başkanı Av. Dilara Gürel, Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı Av. Ozan Topuz, TMMOB İl Koordinasyon Kurulu adına Dr. Erol Özkan ve STK temsilcileri konunun ortaya çıkışının ardından hukuki girişimleri başlatarak duruma müdahil oldular.
Yanı sıra, Kulalı ve Geçitağzılı yurttaşlarımız da bu konuda girişimler başlatarak kamu ve kamuoyu nezdinde farkındalık oluşturma çabasına girdiler.

Doku Derneği Başkanı Göksal Çidem ve arkadaşları önce Kula’da, ardından Geçitağzı’da köylülerle bir araya gelerek bilgi paylaşımında bulundular. Bilimsel esaslar ve hukuksal gerekçeleri ve süreçler konusunda köylerde ve kentte yaşayanları bilgilendirdiler.

Toplantılarda şu görüşler dile getirildi.
“Köylerin yanı sıra il merkezinden de onlarca dilekçe ile çekinceler ilgili kurumlara iletildi.
Koruma ve kullanma dengesi gözetilerek doğal varlıkları kirletmeden, yok etmeden sürdürülebilir kalkınma olmalı. Burada asıl önemli olan, sürdürülebilir kalkınma-sürdürülebilir bir gelecek denklemi bilimsel temellere dayanmalıdır.
Sürdürülebilir gelecek ise; gelecek nesillere işlenebilir toprak, temiz su ve temiz hava, yaşanabilir bir bölge bırakmakla mümkün olacaktır.
Ormanların maden-enerji sahaları- odun deposu olarak görülmesi sonucu, havayı ve suyu her geçen gün kaybediyoruz. Ormanlar karbon yutak alanıdır. Su rejimini düzenler. Dünyadaki temiz su kaynaklarının %80’i dağlardan ve buradaki ormanlardan doğarak yaşam kaynağı olur. Ormanlar yaban hayatının evidir. Milyonlarca canlıya ev sahipliği yapmaktadır.
Gelecek nesillerin yaşam alanlarını yok etmeye kimsenin hakkı yok. Gelecek nesiller bunu hak etmiyor.
Peki süreç şu an ne aşamadadır, bundan sonra neler olabilir?
Maden sahası girişiminin halen ne aşamada olduğu, bundan sonra yaşanacak muhtemel gelişmelerin neler olabileceğini Göksal Çidem şu şekilde ifade etti.
“Konu hakkında hukuki girişimlerin başlatılmış olunmasının yanı sıra Sayın Valimiz Birol Ekici ile de görüşüldü, kendilerine durum hakkında bilgi verildi. Alakadar olacaklarını ifade ettiler.
Kendilerinin çevre konusunda duyarlı olduklarını biliyorum, bunu ayrıca ifade etmek isterim.
Durum an itibariyle durağan. Herhangi bir gelişme görünmüyor.
Süreç böyle devam eder ve maden faaliyeti ertelenebilir veya iptal edilebilir.
Bu bizlerin umduğu ve beklediğimiz bir sonuçtur.
‘ÇED gerekli değildir’ kararı verilebilir. Bu durumda, mahkeme sürecini başlatacağız.
Bir diğer seçenek de ‘ÇED gereklidir’ kararının verilmesidir.
Böyle bir gelişme olması halinde, ÇED süreci başlayacaktır.
Böyle bir durumda da konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz.”
Çevrede yaşamakta olan halk şimdi diken üstünde, gelişmeleri endişe ve umutla izlemektedir.